Tedavi metodu olarak boyun, torakal, lumbal ve sakral omurgada etkili olan Nöralterapiden bahsedeceğim. Başarı için eklem blokajı ile birlikte sempatik gangliyonların lokal anastezik LA ile enjeksiyonu gereklidir.
Nöralterapi, mevcut anlamda ağrıyla mücadele eden değil aksine ağrı oluşturan faktörleri ortadan kaldıran bir metottur. Böylece fonksiyonların iyileştirilmesi ve regülasyonun normalleştirilmesi için ön şartı yerine getirilmiş olur.
Bu metot o kadar etkili ki ben artık manuel terapiyi (20 yıldan fazladır manuel terapi almış ve bunu uygulan bir hekim olarak) omurga kaynaklı blokajların çözümünde hemen hemen hatta tamamen bırakıp sadece tanının doğru konulması için manuel terapi muayene tekniklerinden faydalanıyorum!
Böylece hem çözüm süresini kısaltmış oluyor hem de çoğu kez bir ya da birkaç seans yeterli oluyor. Bu kombinasyonu manuel terapi ve nöralterapi camiasında dillendiren ve bunun bilimsel alt yapısı için büyük emek veren ve kabullünü sağlayanlar arasındayım.
2004 Viyana’da Nöralterapi Kongresi’nde bu kombinasyonu, daha sonra 2004-2008 yılları arasından Almanya’da Tamamlayıcı Tıp Kongre’lerinde, 2010’da Potsdam’da Dünya Manuel Terapi Kongresi’nde FIMM-DAMM Kongre’lerinde hem sunum hem de yoğun ilgi ile 3 workshopta dünya manuel terapistleriyle paylaştım.
Nöralterapi, organizmada kaybolan, dengesini tekrar bulmada ve bozuklukları ortadan kaldırmada yardımcı olur. Cilt bölgelerinin, omur segmentlerinin ve iç organların birbiriyle bağlantısını bilmek gerekir.
Önemli: Başarıda enjeksiyon tekniği ve verilen maddenin miktarı karar verdirici değil, aksine olayın bağlantılarının çok iyi tanımlanması ve hedefe yönelik az miktarda lokal anestezik madde enjeksiyonunun yapılmasıdır. Gerçekte ilaç değil aksine hedefe yönelik doğru yere sağlam bir uyarı organizmanın kendi kendini iyileştirme kabiliyetini aktive eder. Bu durumda Vejetatif Sinir Sistemi tüm organizmanın düzenlenmesinde ve integrasyonunda üniversal bir anlam taşır.
Bir organı etkileyen bir referans noktası veya patolojik değişiklik gösteren bir bölge olmasından bağımsız, dışarıdan ağrısız ulaşılan her noktaya lokal aneztezikle (prokain) yapılan Qauddel veya enjeksiyon, homeostazın iyileşmesi yönünde bir reaksiyon gösterir.
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Bütüncül bakıldığında düzenli seyreden ayarlanmış süreçler için, uyarıdan yoksun organ, kas, sinir, bağ doku ve deri ön koşuldur. Sistemdeki dalgalanmalar geriye döner ve lineer olmayan durumlar belirir. Bunlar kaotik görünen durumlardaki vücudun kendi organizasyonu için gereklidir. Başlangıç ve bitiş değerlerinin tekrarlanan tesviyelerinde ortaya çıkan en ufak fark düzende ani dramatik değişiklikler yaratır.
Organ, kas, tendon ve eklem gibi tüm yapılar vejetatif pleksuslar tarafından beslenir. Bu yapılardan gelen afferent impulslar, pleksuslar ve trunkus semptikus üzerinden omuriliğe ulaşarak, refleks yansımalara neden olur. Patolojik olaylarda, hem eksen organ üzerindeki segmentte hem de o segmente uyan cilt bölgesinde (head zon) reaksiyonlar görülür. Yani organların segmental refleks anlamında projeksiyon alanları vardır.
Omurga kaynaklı blokajda bu açık sistem zarar görür. Bu ağ bozulduğu zaman vücut birbiriyle bağlantılı değişik birçok fonksiyonu ayarlayamaz hâle gelir, ağrı gibi semptomlar belirir ki bunlar bozucu kaynaktan çok uzakta olabilir.
Omurga blokaj ile meydana gelen omurganın veya bir eklemin somatik disfonksiyonu tüm organizmayı etkiler:
Kaynak: Nazlikul, H.: Nöralterapi Nobel Tıp Kitapevi 2010
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Eklemlerdeki fonksiyonel hareket kısıtlılıklarını ve reversibl özellikteki fonksiyon bozukluluklarını düzeltmek amacıyla yalnızca ellerle yapılan bir mekanoterapi yöntemidir.
Refleks yollarla ağrı ve hareket kısıtlılığı üzerine etkili olan soğuk, sıcak, elektroterapi gibi bir fizik tedavi yöntemidir.
Her tedaviden önce ayrıntılı ayırıcı tanı mutlaka yapılmalıdır. Modern tıbbın yanında bütüncül yaklaşıma ek olarak bizim diyagnostik sıralamamız yani anamnez, inspeksiyon ve palpasyon uygulanır.
İnspeksiyonda bölgesel nedbe veya vücuttaki anomalilerin yanında hastanın ruhi durumuna da bakılır. Eksen organ olarak omurga sistemi başta olmak üzere göğüs, kalça ve sakroiliak eklemin fonksiyonları hareket sistemi hakkında bilgi verir.
Palpasyonda yüzeyel palpasyon, Kibler cilt kaydırma testi ve derin palpasyonla üç yönlü bakılarak adaleler hakkında önemli veriler elde ederiz. Palpasyon manuel tıbbın vazgeçilmez muayene yöntemidir.
Doğru ve etkin bir manuel terapi için vegetatif sinir sistemi eksen organ diye tanımladığımız omurga üzerindeki etkisi iyi bilinmelidir.
Ramus dorsalis’ten ayrılan R. lateralis otokton derin sırt kaslarını ve üzerindeki cildi, R. medialis ise bir üst ve bir alt komşu yapıları innerve eder.
Böylece intervertebral eklemin eklem kapsülündeki gerilme durumu ve medial yerleşimli M. Erector spinae kası innerve olur.
R. ventralis’ten ayrılan sempatik truncusla bağlantılı olan Rr. communicantes damarları ve iç organları innerve eder.
Önemle bilinmesi gereken: Toraks ‘’eklem zenginliği’’ ve ‘’sempatik sinir inervasyon zenginliği’’ özelliğiyle kolay etkilenip torakal blokaj başka deyişle bozucu alan olur!
Manuel terapide omurganın faset ekleminin kolay etkilendiği bilinmektedir. Ayrıca Kostotransversal eklem ve Sternumla olan eklem de vardır.
Tüm bu eklemler vegetatif sinir sisteminden zengin innervasyon alır.
Kaynak: Nazlikul, H.: Nöralterapi Nobel Tıp Kitapevi 2010
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Omurganın tüm biyomekanik özelliklerini taşıyan en küçük segmental yapıdır. İki komşu vertebra ve bunları bir araya getiren yumuşak dokulardan oluşur. Ön segmentin görevi yük taşımak ve şoku absorbe etmektir. Vertebra cisimleri, intervertebral diskler ve longitudinal ligamanlardan oluşur. Arka segment ise hareketi yönlendirir.
Vertebral arklar, intervertebral eklemler, transvers ve spinöz çıkıntılar ve ligamanlardan oluşur. Bu durum torakal bölgede daha da belirgindir. Sempatik sinirlerin kök aldığı omurgaların T1-L2 olduğu gözlendiğinde bu daha da önemli bir durum oluyor.
Manuel terapi ve fizik tedavide fonksiyonel birim olarak adlandırılan, Nöralterapi açısından segment terimine denk gelir. Tüm yapılar eksen organ üzerinden VSS (Vejetatif Sinir Sistemi) sayesinde birbiriyle bağlantılıdır.
Kaynak: Nazlikul, H.: Nöralterapi Nobel Tıp Kitapevi 2010
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.l
www.huseyinnazlikul.com
Manipülasyon yalnızca deneyimli hekimlerce yapılmalı aksi takdirde günaşırı ya da üç günde bir tekrarlanan repetitif mobilizasyonla yetinilmelidir. (Ehliyetsizler elinde riskli olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir) Mekanik, fonksiyonel bloklar başlıca gerçek endikasyondur.
Bazı durumlarda manipülasyon uygulanmasının yarar ve zararlarından yayınlarda farklı görüşlerle bahsedilmektedir. Manuel tıp dergilerinde nörolojik defisitli disk hernilerinden, postpinal cerrahi olgularına, hatta radikülopatilerde manipülasyonun yararlarından bahsedilmektedir.
İntervertebral disk hernilerinde akut dönemde mobilizasyon tercih edilmelidir. Yapılan manipülasyon uygulaması göreceli kontrendikasyon olarak kabul edilir. İlerleyici nörolojik defisit saptanmayan kök irritasyonlarında uygulama yapılabileceğini savunanlar yanında özellikle servikal disk herniasyonlarında bu durum mutlak kontraendikasyon olarak sınıflanmaktadır. Nörolojik defisitli olgularda manipülasyon alışık olmayan ellerde yapılmamalıdır.
Manipülasyon sonrası kötüleşme sıklığı % 3 civarındadır. Nörolojik defisitler geçmese de ağrının çoğu kez azaldığı hatta kaybolduğu rapor edilmektedir. Fibromiyalji tanısı olan hastalarda manuel tedavinin diğer tedavi yöntemlerine eklenmesinin semptomları azalttığı gösterilmiştir.
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Blokajda omurga eklemleri üzerinde küçük (1-2 cm2) ağrılı basınç noktaları bulunur. Bunlar boyun ve sırt omurga bölgesinde gayet iyi hissedilirken belde ve akut kas spazmı durumlarında zor hissedilir. Blokajlar şu şekilde açıklanır: Kas, kiriş ve bağlar gerilmeli ve optimal olarak döndürülmelidir. Kıkırdak, eklem ve diskler kompresyon ve dekompresyona göre uyarlanmalıdır. Hareket, bağ dokunun kanlanmasını iyileştirir ve bağ dokunun ve hücrenin sentezine katılan piezoelektrik aktiviteyi iletir.
Eklemleri sabitleyen bağlar ve kirişlerin boylamasına uzamaları, kollajen liflerin oryantasyonunu stimule etmekte önemlidir. Bu tip omurga blokajda sekteye uğrar! Üzerinde otoregülasyon süreçleri meydana gelen morfolojik ‘’temel’’, Pischinger ve Heine’ye göre temel sistem yani çok yönlü bağlantıları olan sempatiklerdir.
Minimum Fonksiyon İyileşmesi
Tedavinin başarısı olayın süresi ve bağlantılı değişikliklerle ilgilidir. Vücut dokularında değişiklik/hasar oluşturmayan fonksiyon hasarları geri döndürülebilir. Başka deyişle fonksiyonel iyileşme ve ağrı azalması her zaman beklenir. Manuel terapi ile konulan tanı tedavide VSS etkinliği düşünülerek Nöralterapi ile kombine edildiği zaman daha kalıcı sonuç veriyor.
Manuel terapi ile 10-15 seanslar kadar uzun süren ve her mobilizasyon için 30-60 dakika kadar zaman gerekirken ve beli bir zaman sonra şikayetlerde bir nüks etme gözlenirken, nöralterapiyle 3-4 seanstan çözmek ve seans sürelerini 10-15 dakikaya indirmek ve nüksleri engellemek mümkündür.
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Segment içinde VSS ile birbirine bağlı olan yapılarda statik veya dinamik herhangi bir regülasyon veya fonksiyon bozukluğu ortaya çıktığı zaman, eksen organ bu duruma başka bir alandaki bozukluk ile cevap verir. Ya da kendinden kaynaklanan bir problem nedeniyle başka bir yerde bir bozukluk meydana getirebilir. Eksen organda ve SİE (sakroiliak eklem) ve pelvis bölgesinde disfonksiyon veya blokajların meydana gelmesi, bozucu alanların ortaya çıkmasına ve buna bağlı çeşitli hastalıkların oluşmasına neden olabilir.
Segmentlerin Bütüncül Ağı: Junghanns hareket sisteminin tanımında, omur segmentlerinin çok yönlü ve bütüncül ağını, kibernetik ve regülasyon temellerine göre göstermiştir. Statik omurga tanımı kaçınılmaz olarak dinamik eksen organ ile yer değiştirir. ‘’Segmental reflektorik kompleks’’ düşünce modeli, sembolik olarak horizontal ve vertikal yönlenmiş hareket sistemi segmentleriyle birlikte tüm yapıların ve sistemin reaksiyon bağlantılarıdır.
Blokajı tedavisi özellikle tam olay yerine yani sorunun kaynağına yapılırsa başarılı olur. Genellikle blokajlar bir triger noktaları, eklem yansımaları, VSS açısından zengin inervasyon yerleri hatta bazen de akupunktur noktalarına noktasına denk gelir ve komşu eklemlerle sıkı bağlantı içindedir. Bu yüzden geniş kapsamlı muayene mutlaka yapılmalıdır. Bütün tekniklerde önemli olan, hastanın aynı seansta iki yönlü yani ventral ve dorsal olarak tedavi edilmesidir.
Nefes almada sadece toraksın hareketliliği değil tüm vücut etkilenir. Bundan dolayı torakal blokajın klinik semptomları özellikle yatarken daha çok ortaya çıkar. Yatarken artan tüm semptomlar torakal blokaj yönünden değerlendirilmelidir.
Gece yatarken şikayetlerin artışı hep aklımıza maliniteyi getirirdi. Ancak benim torakal omur blokajı ile yaptığım çalışmalar ve 10 yılın üzerinde gözlem ve deneyimlerim bunu gösteriyor. Birçok manuel tıp ve tamamlayıcı tıp kongrelerinde bu deneyim ve gözlemlerimi binlerce bilim adamıyla paylaştım pek çok platformda tartıştım. Bu konudaki çalışmalarım ve gözlemlerim yakın zamanda başta Almanya olmak üzere, Avusturya, İsviçre, Holanda, Belçika, Fransa ve Türkiye’de ses getirdi. Torakal blokajlar bu şekliyle literatüre benim gözlemim olarak yerini aldı.
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com
Blokaj çözüldükten sonra tekrar oluşumunun önlenmesi için blokajı oluşturan nedenler saptanmalıdır. Blokaj oluşumunda mekanik ve nöroreflektör faktörler önem taşır.
Hatalı yüklenme: En önemli blokaj nedenidir. Kötü duruş, yanlış hareket, aşırı yüklenme tarzında zorlayıcı tutumlar özellikle omurga ve yük taşıyan eklemlerde blokajlara yol açmaktadır.
Eklem travması: Yapısal bir yaralanmaya yol açmayan eklem travmaları eklem hareketlerinin belirli noktasında başlayan ve hareket kısıtlılığına yol açar.
Strüktürel eklem değişiklikleri: Prostravmatik ve enflamatuvar hastalıklarda özellikle eklemlerin istirihatte kalmaları, dejeneratif eklem hastalarında eklem yüzündeki değişiklikler eklem blokajlarına yol açarak hareket kısıtlılığını sıklıkla artırırlar. Özellikle alçı tespiti reversibl hareket kısıtlılığına yol açan önemli bir faktördür.
Refleks yanıt: Özellikle omurga eklemlerinde proprioseptif uyarılar ve reflekslerle oluşan kas spazmı ve ardından gelişen blokajlar esas neden düzelse de ağrı ve hareket kısıtlılığının sürmesine yol açmaktadır. Klasik ağrı-spazm-ağrı zinciri manipulatif girişimlerle düzelebilmektedir.
Kartilaj yüzey değişiklikleri: Eklem kıkırdağının üstündeki membransı bir yapı oluşturan kondrositlerin oluşturduğu 1. kıkırdak tabakasının blokaj varlığında kırışabileceği, elektron mikroskopi çalışmaları ile gösterilmiş ve manipulatif girişimlerle bu kırışıklığın düzeltildiği iddia edilmiştir.
Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR) Başkanı
Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.
www.huseyinnazlikul.com